Fuji X serisi X100 çıktığından
bugüne hızla gelişmeye devam ediyor. Son olarak oyuna Fuji X-T1
katıldı. X serisi makinelerin şu an için en iyisi olarak
görülüyor. Ben de Fuji Türkiye ile kontak kurup bu yeni aleti
denemek istedim. Sağ olsunlar, kırmadılar ve 18-55 lens ile bareber
Fuji X-T1 iki hafta boyunca benimle oldu.
Bu iki haftalık süreçte Viyana
seyahati gerçekleştirdim. Böylece X-T1'in yolculukta nasıl bir
arkadaş olduğunu da görmüş oldum. Şimdi sizleri deneyimlerim
ile baş başa bırakacağım, ancak bilmelisiniz ki bu bir teknolojik
değerlendirme yazısı değil. Tamamen kişisel tatminime göre bir
değerlendirme yaptım. Teknik olarak bilgileri almak istiyorsanız
bir çok sitede zaten Fuji'nin vermiş olduğu değerler yazıyor.
Baştan şunu söylemek lazım X-T1
diğer X serilerinin takip ettiği rangefinder kamera stilinin aksine
filmli DSLR'lara benzeyen bir şekilde karşımıza çıktı. Önceki
X'ler Leica'nın daha uygun fiyatlı versiyonları olarak algılanırken, X-T1
Nikon'un çıkardığı dF'ye ve Olympus'un OMD serisine karşı bir hamle gibi duruyor.
Ergonomik olarak bu stilin çok daha
kolay bir tutuş sağladığını söylemek lazım. Özellikle hem
makinenin önünde elinizin kavradığı grip hem de arkada
başparmağınızı saran çıkıntı tutuşta çok iyi bir denge
sağlıyor. Rangefinder görünümündeki bu eksikliği gören
firmalar flaş girişine takılan böyle bir parmak tutacağı
yapmışlardı. Ben de normalde X100s'imi bu şekilde kullanıyorum.
Üretim kalitesi daha makineyi elinize
aldığınızda kendini belli ediyor. Örneğin OMD ilk çıktığında
tipini çok beğenmiştim ancak elim aldığımda çok ufak ve oyuncak gibi
gelmişti. X-T1 için Japon mühendisliğinin son harikası
diyebilirim. Su, toz geçirmez ve -10C'a kadar kullanım gibi
özellikleri de bünyesine katıp sert şartlarda da yanınızda
olacağını gösteriyor.
Ergonomisi tabii ki bununla da sınırlı
değil, X100s'de istediğim ISO tekeri X-T1'de karşımıza çıkıyor.
Artık yanlış ISO'larda çekime son diyebiliriz. Ayrıca tekerin
elinizin çarpması ile değişmemesi için akıllıca bir kilit
mekanizması yerleştirilmiş.
Neredeyse menüye girmeyin diye her
görev tekerlere ve düğmelere verilmiş. Başta alışmanız
gerekiyor bu duruma, ancak bir kaç kez kullandıktan sonra neyin
nerede olduğunu ezberleyebiliyorsunuz.
Öncelikle bir manuele bakıp
düğmelerin ne işe yaradığını anlamakta büyük fayda var.
Örneğin FN1 ve FN2 düğmesinin neye yaradığını bir süre
anlayamamıştım. Özellikle FN1 makinenin ön kısmında garip bir
yerde duruyor. Meğerse Jpeg çekerken özel efektlere
girebiliyormuşuz. Bu düğmelere daha çok kullandığınız menü
öğelerini de ekleyebiliyoruz.
Ergonomiden bahsetmişken dizaynla
ilgili iki problemim oldu. Birincisi çanta içinde sd kart girişinin
sürekli açıldığını gördüm. Buranın biraz daha sert
yapılması lazımdı sanırım. İkincisi ise arkada bulunan ve menü
içinde hareket etmenizi ya da atanmış görevleri yapan ok
tuşlarına basmak çok zor. X100s'de bu bir tekerlek yardımı ile
yapılıyor ve çok daha rahat. Neden böyle bir yola gitmişler
anlamadım.
Dizaynla ilgili X-T1'e son bir
eleştirim de dahili flaş olmaması. Evet dahili flaşı sevmiyoruz
ama zor anlarda yardımımıza koştuğu bir gerçek. Full Frame
DSLR'lar gibi dahili flaşı vücudundan atmak istemiş X-T1. Bu da
ISO gücüne son derece güvendiğini gösteriyor. Haksız da
sayılmaz ancak flaş da sırf onun için değil ki. Kutu ile gelen bir harici flaş varmış. Deneme şansım olmadığından bilgi veremeyeceğim. Ancak ek masraf çıkarmayacak olması güzel.
X-T1 dizaynı ile kompakt ve hafif bir
DSLR sistemine geçmek isteyenleri hedef seçmiş. Zaten Fuji'nin
lens kalitesi oldukça beğeniliyor. Böyle iyi bir body ile de
desteklenince Fuji'nin DSLR rakiplerinden eksiği kalmıyor.
X-T1'in döner LCD ekranı farklı
açılardan çekimlerde işinizi kolaylaştıracaktır. Ancak benim
gibi bakaçtan bakmadan fotoğraf çekemeyenler için ise
EVF(Elektronik bakaç)'nin gücü yerinde. X100s ile kıyasladığımda
EVF gerçekten çok yol almış. Özellikle portre(dikey) konumuna
çevirdiğinizde menünün dönerek tekrar alta inmesi iyi düşünülmüş
bir ayrıntı. EVF'nin hem parlaklığı hem de görüntü kalitesi
çok iyi. Ancak gene de az ışıklı ortamlarda beni tatmin etmedi.
Bu durumda grainli bir ekrana bakıyormuşuz hissi veriyor. Zaten
aynasızların şu an en hızlı geliştirdikleri özellik EVF'leri.
DSLR'ların pentaprizma gücüyle sahip oldukları optik bakaçları şimdilik daha güvenilir. Ancak bir
kaç yıl içinde bu konuda daha çok yol alınacağını
düşünüyorum.
Dizaynda DSLR stiline geçildiğinde
bakaç ortaya alındığından optik bakaç da iptal olmuş. Oysa
X100'lerin ve X Pro-1'in en sevdiğim özelliklerinden biriydi bu.
AF(Auto Focus) hızına gelecek olursak
X-T1 gene önceki X serisi makinelere göre büyük fark atıyor.
Örneğin zaman zaman X100s'de yaşadığım AF sorunlarına bir kez
olsun bu makinede rastlamadım. Bu arada X100s'i yerdiğim
anlaşılmasın sokak fotoğrafçısı için bulunmaz nimet ve bence
X-T1 rakibi değil ancak büyük abisi olabilir. Ki bu sene zaten
X200 çıkması da bekleniyor.
Dediğim gibi AF tatmin edici bir
hızda. Ancak bunda ne çekeceğiniz de çok önemli. Örneğin
Formula 1 çekmek istiyorsanız aynasız AF sistemleri şu an için
yeterli değil. Ama normal kullanımda sizi pişman etmeyecektir.
Ancak yapılan testlerde X-T1'in Olympus OMD'nin gerisinde olduğu
söyleniyor. Tekrar belirtmek isterim ki bu milisaniyelik farklar
sizi fotoğraf çekerken rahatsız edecek bir durum teşkil etmez.
Gelelim asıl derdimiz olan görüntü
kalitesine. X-T1 ile gelen 16 mp'lik APS-C X-Trans CMOS II sensörü
tek kelime ile muhteşem. Micro 4/3'ler bende psikolojik de olsa ufak
sensör kalite kaybı yaratır diye düşündürüyor. Oysa onlarda
bile yüksek görüntü kalitesinden bahsediyoruz artık. Ancak Fuji
özellikle jpeg işlemesinde o kadar iyi ki raw dosyalara bakmak bile
istemiyorsunuz. Değil giriş seviyesi DSLR'lar APS-C, çarpanlı orta
segment DSLR'ların çoğundan çok daha iyi bir görüntü
kalitesine sahip. Yüksek ISO başarımı 5D Mark I gibi eski full
framelerden bile daha iyi. Benim 5D Mark II ile de kapışacağını
söyleyebilirim rahatlıkla. %100 crop yaptığımda detaylar iki
makinede de yerli yerinde duruyor.
![]() |
ISO 3200 f8 1/3 18mm |
ISO 1600'e kadar makine çok rahat
kullanılıyor. 3200'de bile gözü rahatsız etmeyen az bir grainden
söz edebiliriz. 6400 ISO ise zor zamanlarda kullanılabilir bir
seçenek. Ancak Fuji'nin geliştirdiği bu X-Trans teknolojisi
verdiği grain ile de benzerlerinden ayrılıyor. Aynı film
zamanlarının kumlanması gibi bir sonuç çıkıyor ki bu da pek
çok sanatçının kullandığı bir stildir.
X100s'de en büyük problemim olan pil
ömrü de X-T1'de biraz düzelmiş. Ancak gene de tatilde beni
zorladı diyebilirim. Özellikle sabah çıkıp akşam döndüğümüz
gezilerde mutlaka yanımızda yedek pil ya da piller taşımalıyız.
Tam dolu bir pille ancak Raw+jpeg olarak 250-300 fotoğraf arasında
bir çekim değeri bulabiliyorsunuz.
Gelişen bir başka özellik de açılış
zamanı. Özellikle standby'da iken yarım bastığınız zaman
makine hızla çekime hazır hale geliyor. Sokak fotoğrafı gibi
hızlı hareket etmeniz gereken yerlerde işinize çok yarayacaktır.
Beğendiğim başka bir nokta da
Wi-Fi'nin kusursuz çalışması. IOS ve Android aplikasyonu ile hem
çektiğiniz fotoğrafları anında cep telefonunuza atıp instagram
vb. yerlerden paylaşabilirsiniz hem de cep telefonu ya da
tabletinizi uzaktan kumanda olarak kullanabilirsiniz. Böylece
vizördeki görüntünün canlı olarak cep telefonuna aktarılması
sağlanıyor. Böyle özellikler genelde konulmak için konulur ve
pek düzgün çalışmaz. Ancak denediğim kadarı ile hiç bir
problem yok. Hızlı bir şekilde kameradaki görüntü aktarılıyor.
Hem de Wi-Fi direkt olarak bağlanıyor, yani herhangi bir Wi-Fi ağına
bağlanmanıza gerek yok.
X-T1 ciddi kullanıcılar için
düşünülmüş bir cihaz. Makine ayarlarından anlamıyorsanız
biraz karışık gelecek bir sistemi var. Ancak Fuji zaten bunun için
X serisini geliştirdi. Her tür kullanıcıya göre bir model bulmak
mümkün.
Biraz da kullandığım Fujifilm XF
18-55mm F2.8-4 R LM OIS lensten bahsedeyim. İsmi çok uzun olsa da
anlayabileceğimiz gibi 18mm'de f2.8 ile çekim şansımız var. Bu
da az ışıkta kullanımı kolaylaştırıyor. Ayrıca lensin
üzerinde titreşim önleyici de mevcut. Yani bildiğimiz kit
lenslerden daha başarılı bir lens. Tam bir stop diyafram değerinden kazancımız var, üstüne de titreşim engelleyici
koyulmuş. Optik kalite olarak da diğer markaların kit lensleri ile
karşılaştırma dahi kabul etmez. Oldukça başarılı bir gezi
lensi. Hem geniş planlar hem detaylar almak mümkün.
Benim için en büyük sıkıntı diyafram halkası oldu. Lensin üstünden ayarladığımız diyafram değerlerini yazılı olarak görmek mümkün değil(çünkü
yok). Ancak makine üzerinden takip edebiliyoruz. Hadi onu geçelim o
kadar rahat dönüyor ki, zoom halkasına eliniz gittiğinde bir
bakıyorsunuz bambaşka diyafram değerlerinde çekim yapmışsınız.
Benim gibi diyafram(AV) öncelikli çekim
modunda çalışanlar için gerçekten zor bir lens olmuş. Oysa ki
X100s'deki gibi bir diyafram halkası olsaydı bence vazgeçilmez
bir gezi lensi olurdu.
X-T1 ile çıktığım uzun
yürüyüşlerde neredeyse ağırlığını hiç hissetmedim. Böyle
güçlü bir makinenin bu kadar rahat taşınabiliyor olması bizim
için bir şans. Ancak şunu da söylemem gerekir ki makine ile gelen
boyun askısı hem çok kısa hem de beni oldukça rahatsız etti.
Daha uzun ve kaliteli bir askı yapılabilirmiş.
Kısaca toparlamam gerekirse;
X-T1 olumlu yönleri:
- Değiştirilebilir kaliteli lensler
- ISO tekeri
- Yüksek görüntü kalitesi
- Serinin diğer ürünlerine göre daha hızlı ve tutarlı AF
- Wi-Fi teknolojisi
X-T1 olumsuz yönleri:
- Optik vizörün olmaması
- Dahili flaş bulunmaması(kutu ile gelen bir harici flaş varmış)
Bana göre sokak fotoğrafçısı için
X100s hala en iyi makine. Ancak DSLR ile farklı çekim koşullarında
çalışmak istiyorsanız şu an en iyi aynasız alternatiflerden
biri X-T1'dir. Fuji'nin özellikle Prime lenslerdeki başarısı
ortada. Lens çeşitleri de gelişmeye devam ediyor. Ayrıca
aparatlarla Canon lensleri ya da Manuel lensleri de
bağlayabiliyorsunuz. Bu durum da seçenekleri daha da arttırıyor.
X-T1 ile ilgili Nezihi Gözen'in ve
Tahir Yıldız ile Halil İbrahim Duran'ın beraber kaleme aldığı inceleme yazılarına da aşağıdaki linklerden
ulaşabilirsiniz.
Tamamı X-T1 ile çekilmiş Viyana
fotoğraflarımı şuradan izleyebilir ve ilgili yazıya buradan
ulaşabilirsiniz.
Şimdilik benden bu kadar. Bir sonraki
yazımda görüşmek üzere.
Beğendim. Yararlandım. Sağol.
YanıtlayınSilTeşekkürler Şakir Bey.
Sil