Fotoğrafla uğraşmaya başlayan
insanların en büyük meraklarından biri de fotoğraf hakları
konusu. Sosyal medyadan önce bu konu çok da önemsenmiyordu. Ancak
fotoğrafın bu kadar kolay ulaşılır olmaya başlaması ile
beraber fotoğraf hakları konusu da önem taşımaya başladı. Yani milyonlar içinden çektiğiniz bir kişi size çok kolay bir şekilde ulaşabilir artık. Daha yeni, Hrant'ın anmasında çektiğim bir kız portresi eşimin kardeşinin öğrencisi çıktı örneğin.
Fotoğraf hakları, özellikle benim gibi sokak/gezi fotoğrafı
çekenler için önemli bir konu. Hele de sokak portresi çekiyorsanız
başınızın ağrımaması için bilmeniz gereken pek çok nokta
var. Önceleri bu konuyu Amerika'daki sokak fotoğrafçılarının
paylaşımları ile incelemiştim. Oralarda artık bir düzene girmiş
olay. Eğer sokak fotoğrafını sanatsal bir çerçevede
sunuyorsanız kimsenin bir hak talep etme durumu yok. Yani sergileme,
yarışma v.b. sunumlarda kazancınız üzerinden fotoğrafa konu olan
kişi bir şey talep edemiyor. Ancak önemli nokta burada konu sokak
fotoğrafı, sokak portresi değil. Gizlice bir kişinin portresini
çektiyseniz o zaman durum biraz karışabilir. Yine de genel bir
ortam mevzu bahisse dediğim gibi bu fotoğrafı kullanmanızda bir
problem yok.
Asıl problem bu tür fotoğrafları
satış için stok sitelerine ya da bir kuruma vermeniz durumunda
başlıyor. Bunu izinsiz asla yapmamalısınız. Elinizde fotoğraftaki
kişilerden alınmış yazılı bir beyan yoksa, fotoğrafı bu
şekilde ticari bir meta olarak satarsanız ileride başınız
ağrıyabilir. Hatta fotoğrafta bir kurum amblemi varsa bile o kurum
size dava açabilir.
Örneğin benim Formula 1 yarışında
çekip poster olarak satılması için redbubble'a koyduğum bir
fotoğraf, enerji içeceği firması tarafından kaldırtıldı dava açılacağı söylendi ve
benden de savunma istendi. Ben de konunun enerji içeceği olmadığı, İstanbul'daki son yarıştan bir kare olduğunu ve tarihi bir önemi
olduğunu yazdım. Sonradan bir haber çıkmadı ama bu tarz
firmaların hukuk büroları da kendilerine iş çıkarmak için
kraldan çok kralcılık yapıyorlar. Yine de Amerika'ya bir gün
gidersem belki beni alırlar içeri bilemeyeceğim :)
Konuyu bu kadar uzattıktan sonra
gelelim iç meselemize. Ülkemizde durum nedir? Burası çok karışık
aslında. Fotoğraf için hakların düzenlendiği bir belge yok.
TFSF'nin sitesinde bu konu ile ilgili güzel bir pdf var.
http://www.tfsf.org.tr/indir/haklarimiz.pdf
Sn. Mehmet Sıddık Çinko'nun ANAFOD'da
konu ile ilgili vermiş olduğu söyleşiden notlarımı paylaşarak
olayı açmaya çalışayım ben de. Fikir ve Sanat eserlerinde
belirlenmiş haklar fotoğrafçılar için de geçerli.
![]() |
Fotoğraf: Ünal Geçiroğlu |
Fotoğrafçı açısından;
Manevi Haklar:
- Umuma Arz: Fotoğrafı çeşitli ortamlarda gösterme hakkı.
- İsim Verme: Fotoğrafa isim verme hakkı fotoğrafçıya aittir. Başka bir isim ile yayınlanamaz.
- Özelliklerini korumak: Fotoğrafın kırpma, boyutu ile oynama gibi özelliklerinin hakları fotoğrafçıya aittir.
- Eserin Aslına Ulaşma: Fotoğrafik eserin Orijinal kopyasını satmış olsa bile ona tekrar ulaşma hakkı bakidir.
- Zarar Görmeme: Fotoğrafın kullanım şeklinden dolayı fotoğrafçının korunmasını öngörür.
Maddi Haklar:
- İşletme
- Temsil Hakkı
- Maddi Menfaat Sağlama
Sorun konu edilen kişilerin
haklarına girince karışıyor asıl.
Genel hayat ve özel hayat'tan söz
edebiliriz bu noktada. Özel hayat tamamen kişinin kontrolündedir
burada izinsiz bir fotoğraf çekmemiz söz konusu zaten değil.
Yaşadığı ev, çalıştığı yer gibi alanları özel hayata
örnek gösterebiliriz. Genel hayat ise sokağa çıktığımız
yerde başlar. Burada da Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre belli
alanlarda istisnalar var.
- Topluma mal olmuş kişiler
- Resmi geçit
- Toplumsal olaylar
- Günlük olaylar
Bu gibi durumlar istisna olarak kabul
ediliyor ve herhangi bir izin aranmıyor.
Peki izin nasıl alınmalı?
En doğru yöntem tabii ki model
şartnamesi olarak nitelendirdiğimiz belgedir. Ancak sokak
fotoğrafında bu tür yazılı belgeler her zaman sıkıntı
yaratır. Kimse böyle bir belgeye imza atmak istemez.
Sözlü izin de bir izin şeklidir.
Ancak bunu belgelemek daha zordur. Bu noktada kişinin fotoğrafının
çekildiğini bildiğini gösteren durumlara dikkat etmek gerekli.
Örneğin tam size baktığı, gülümsediği, ya da kameraya el
salladığı bir fotoğrafın bulunması sözlü izin aldığınızı
kanıtlamak için kullanılabilir.
Eğer fotoğrafın satışını
gerçekleştirecekseniz mutlaka izin almanız gerekir. Ancak daha
bizde oturmamış olan bir “Sanat Hakkı”ndan söz etmemiz
gerekir. Yukarıda Amerikan hukukunda belirttiğim gibi ticari ve
sanatsal olarak bir ayrım yapılmış. Bizde bu ayrım yazılı
olarak bir kanunda yok ancak yine de “Sanat Hakkı” adını
verebileceğimiz bu hakkı kullanabiliriz. Sanatın önünü açmak
için düşünülmüş bu hak bizim fotoğrafı sanatsal çerçevede
kullanmamıza olanak verir(Galeri, sergi, yarışma, fotoğraf
kitabında kullanma v.b.).
Ayrıca değinilmesi gereken başka bir
nokta fotoğrafı çekilen kişinin sizin kullanımınızdan zarar
görmemesi gerekir. Yani fotoğrafı bozup, değiştirip ya da altına
komik olsun diye bazı yazılar yazmanız o kişi tarafından dava
edilmenize neden olabilir.
Tüm bu noktaları göz önünde
bulundururken yine de sizin fotoğraf aşkınıza sekte vurmayın
lütfen. Çoğu kişi bana sokak fotoğrafı ile ilgili soru sorarken
bu tür problemlerden korktukları için fotoğraf çekmekten
vazgeçtiklerini anlatıyor. Böyle bir duruma düşmeyin. Fotoğraf
bir özgürlük alanıdır. Özgürlüklere sahip olmak da cesaret
ister. Onu çeksem dava mı açar, bunu çeksem tazminat mı öderim
gibi konuları kafanızdan silin. Siz fotoğrafınıza yoğunlaşın.
Eğer daha sonra elinizdeki fotoğrafın o kişiye bir zarar
verebileceğini düşünürseniz yayınlamazsınız olur biter. Benim
öyle pek çok fotoğrafım belki bir gün yayınlama zamanı gelir
diye bekliyor. Ama onları yayınlamamam çekmemem gerektiği
anlamına da gelmiyor. Elimde bulundukları için kendimi şanslı
hissediyorum. Belki bana kişisel bir tatmin sağlıyor. Zaten her
şey bunun için değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme