![]() |
Büyük Havuç Heykeli |
Hafta sonu PENFA grubu ile Beypazarı gezisi yaptık. İstanbul’dan yaklaşık 5-6 saat süren yolu gece
alarak sabahın ilk ışıkları ile orada olduk… diyemeyeceğim, çünkü o ışık bir türlü gelmedi.
Soğuk, kapalı, karlı ve yağmurlu bir gündü bizi bekleyen.
Durum böyle olunca biz de bu tarihi yerleşimi gezebildiğimiz
kadar gezip sonrasında ısınmak için farklı farklı mekanlarda çay, kahve içmeye
verdik kendimizi. Yine de sevdiğim birkaç fotoğrafla döndüm geziden. Ne kadar
yorulsak da iyi ki de gitmişiz.
Öncelikle Beypazarına daha girişte sizi kitsch bir havuç
heykeli karşılıyor. 70’lerin uzaylı istilalı b filmlerinden fırlamış gibi duran
bu heykelle fotoğraf çektirmeden dönmeyin. Böylece Beypazarı’nın önemli besin
değerlerinden birinin havuç olduğunu anlıyoruz. Ancak etrafta herhangi bir
havuç tarlası göremiyoruz. Havuç tarlası neye benzer bilir miyiz gerçi. Bugs
Bunny çizgi filmlerinden kalan bir şekil var sadece kafamda.
Eski Osmanlı köy stilini koruyan mimarisi fotoğraflamak için
güzel. Bir de tepede seyir alanı var ki güzel fotoğraflar çıkabilir.
Biz de
herkes gibi bilinen seyir alanına gitmek yerine kendimizi tam tersi yönde çıkan
bir yokuşa atıyoruz. Yol üzerinde evler gitgide azalmaya başlayınca etraftaki
çocuklara soruyoruz nerden gidelim diye. Onların yönlendirmesi ile kayalık bir
tepeye çıkıyoruz ve buradaki muhteşem manzara ile geziyi de kurtarıyoruz.
Çocukların da fotoğraflarını çekerek amatör fotoğrafçının
olmazsa olmazlarından birine imza atarak tepeden aşağı kendimizi atıyoruz.
Öğlen olmuştur gidelim bir yemek yiyelim derken saatin daha dokuz olduğunu
gören bizlerde bir hüzün beliriyor. Beypazarı havuç suyunun bol, saatin ise akmadığı
bir memleket.
Neyse ki ısınmak için bir köşkün açık restoranına
atabiliyoruz kendimizi. Gezinin bundan sonrası havuç lokumu, gözleme, havuç
suyu ve Beypazarı kurusu gibi gıdaların tüketilmesi ile geçiyor. Öğlen olunca geri kalan grupla da birleşerek
Beypazarı’na çıkmamız gereken saatten de önce elveda diyoruz ve soluğu yol üzerindeki
Nallıhan Kuş Cenneti’nde alıyoruz. Soğuktan dolayı etrafta herhangi bir kuş
görünmese de bulutlu dağlarla bezeli benzersiz bir manzara var.
Burada kısa bir duraklama ile manzara çekerek İstanbul’a bu
yorucu ve zevkli gezinin sonuna doğru yola çıkıyoruz.
Fotoğrafların devamına google + 'dan bakabilirsiniz.
Yazar bu bölümde PENFA’nın ağır reklamını yapmaktadır;
Penfa, Pendik Fotoğraf Amatörleri adıyla özellikle Pendik’li ve Anadolu
tarafında fotoğrafla ilgilenenleri bir araya getirmeye çalışan bir oluşum.
Kurucusu Recep Bey’in arkasına aldığı Pendik Belediyesinin de katkılarıyla hem
haftalık toplantılar yaparak fotoğraf bilgisi verirken hem de çeşitli geziler ve sergiler düzenleyerek Pendikliyi fotoğrafla kucaklıyor.
Üye olmak için FB sayfası https://www.facebook.com/groups/penfa/
Ayrıca yeni yayına başlayan nur topu gibi bir fotoğraf
paylaşım sitesi açtılar; http://www.penfa.net/
Gezi için PENFA’ya teşekkürlerimle…