Sosyal Medya’nın hayatımızda bu kadar yer edinmesi ile
fotoğrafçılar da bu gücün farkına vardılar. Facebook, twitter gibi paylaşım
sitelerine yüklenen düşük kaliteli fotoğraflar bir yandan arkadaşlarının “on
numara fotoğraf” yorumları ile gaza gelinmesine neden olurken bir yandan da
gerçek fotoğrafın güzelliğini kırmaya başladı.
Yeni fotoğraf paylaşım ortamlarını bu yönden ikiye ayırmak
lazım; birincisi sosyal medya üzerinden paylaşım ve ikincisi de oylama,
puanlama ve beğeni üzerinden giden Flickr, 500px ya da ülkemizdeki örneklerinden
fotokritik, fotoiz gibi sadece fotoğrafa odaklanan siteler.
Puanlama sistemi ile çalışan sitelerde fotoğraf eleştirileri
genelde olumlu olur ve al gülüm ver gülüm ilişkisi hakimdir. Ancak belli bir
izleyici kitlesine sahip olunca ve her fotoğrafınız bu kişiler tarafından
favori listesine alınıp puanlamaya başlayınca iktidarın gücüne sahip olarak
başka fotoğrafçıların işlerini kötüleme başlayabilir. Bu sitelerden gerçek bir
eleştiri işitmek yine de çok olası olmasa da günün fotoğrafları arasında yer
bulursanız mutlaka bir kısım iktidarın dikkatini çekip kötüleneceksinizdir. Ha
bir de al gülüm ver gülüm ilişkisi ile fotoğrafçılık anlamında hiçbir değeri
olmayan fotoğrafların anasayfalara çıkması(ki bu ne yazık ki sadece Türk
sitelerinde gözlemlediğim bir gerçektir) fotoğraftan anlayan kullanıcılar
tarafından tepki çekecektir.
Diğer yandan Facebook gibi popüler sosyal medya ortamlarında
da fotoğraflarınız arkadaşlarınız tarafından genelde beğeni ile karşılanacak ve
ego tatmini açısından size güzel bir ortam oluşturacaktır. Bu yüzden makinenizi
aldığınız ikinci gün hemen kendinize “isim soyad photography” adında bir sayfa
açacak ve bütün arkadaşlarınızı buraya davet edeceksiniz. Yapmayın dostum! Yapmayın canım! Bu sayfa sizin ve yakın arkadaşlarınızın dışında kimseye bir şey ifade
etmiyor şu an. Bir pişin ortamda, sonra gerekiyorsa açarsınız(ki profesyonel olarak bu işe girmeyecekseniz de gerekmeyecektir)…
Facebook’da fotoğraf paylaşmanın bir yolu da çeşitli amatör
fotoğraf gruplarına katılıp buralara fotoğraf yüklemek. Bu durumda çok farklı
bir dünyaya da merhaba diyorsunuz. Puanlama yoluyla işleyen sitelerde gerçek
yüzünü göremediğiniz insanlar burada birbirlerinin kafasını ezmek için an
kolluyorlar. Genç fotoğrafçıların ruh hallerini görmek için bu gruplara ara
sıra göz atmak gerek.
Bu kadar yazıdan sonra asıl gelmek istediğim yere sanırım
vardım. Fotoğraf eleştirisi nedir? Nasıl yapılır? İyi fotoğrafçı iyi eleştirmen
olabilir mi ya da iyi bir eleştirmenin iyi fotoğraf çekmesi gerekir mi?
Türkiye’de bu mecralarda görünen o ki neredeyse hiç kimse
eleştirmeyi ve eleştiriye cevap vermeyi bilmiyor. Sadece tekniğe ve kompozisyon
kurallarına bakılarak eleştiri yapıldığı sanılıyor. Kadraj dar, ufuk çizgisi
eğik, net değil, altın kurala uymamış, patlamış, çok karanlık gibi kalıplaşmış
cümlelerle eleştiri yapılmaz. Fotoğraf tekniği çok üstünde durulması gereken
bir konu bile değildir. Zaten günümüzde fotoğraf makineleri tekniğin büyük bir
kısmının külfetini üzerine alıyor. İlgili iseniz de fotoğraf tekniği öğrenmek
3-4 saatinizi alır en fazla.
Kompozisyona gelecek olursak ne kadar kuralları öğrenirseniz
öğrenin görmeyi beceremiyorsanız o kurallar beş para etmez. Ayrıca iyi
fotoğrafçı da kuralları yıkan ve yeni bir şey ortaya çıkarandır.
Fotoğrafı okumak, eleştirmek onu sadece bildiğimiz basit
kurallar içine hapsetmek değildir. Fotoğraf sübjektiftir, kişiseldir ve o
kişinin birikimi, okumasını etkileyen ana faktördür. Fotoğrafın hakları ne kadar
fotoğafçının olsa da fotoğraf paylaşıma sunulduktan sonra artık ona anlam
yükleyene aittir ve izleyici ile bağ kurarak onun geçmişinden beslenir.
İnternette fotoğraf eleştirdiğini düşünenlerin en büyük sorunu,
teknik içinde boğulup fotoğraftaki hissiyatı görmemeleri.
Roland Barthes’ın
fotoğraf üzerine geliştirdiği
Punctum ve
Studium
kavramları bu konuda önem taşımaktadır. İlgilenirseniz
Merenin fotoğraf günlüğü’nde bu konuda güzel bir yazı var. Daha çok ilgili iseniz de Barthes’in
Camera Lucida’sını okumanız gerekir.
Kısaca Studium fotoğrafa anlam kazandırma süreci iken Punctum fotoğrafı
kişiselleştirmemizi, başkalarının onda görmediği bir anlamı yakalamamızı, ufak
bir detayından etkilenip ona başka anlamlar yüklememizi ifade eder.

Sonuçta aslına bakacak olursak bir sanat eseri olan
fotoğrafı eleştirmek için sanat tarihi konusunda az biraz bilgi sahibi olup özellikle
de ünlü fotoğrafçıların nelerden beslendiğini bilmek lazım. Yoksa kulaktan dolma üç
tane kompozisyon kuralı ile fotoğraf eleştirmeye çalışmak sizi komik duruma
düşürdüğü gibi fotoğrafçıya da saygısızlıktır. Gerçekten fotoğraf eleştirisi
duymak isterseniz İfsak gibi fotoğraf derneklerinin fotoğraf okuma günlerine
gidin. Ufkunuz biraz olsun açılacaktır.
Diğer yandan fotoğrafçıya gelecek olursak burada da bu işe
yeni başlayanların en büyük yanlışı arkadaşlarının beğenmesi ile kendilerini
bulunmaz nimet sanmaları. Oysaki bir kısım arkadaşı onun fotoğrafını sadece
ayıp olmasın diye beğenirken, diğer kısmının ise fotoğraftan anlayabilecek
yeterlilikte bir gözü bile yoktur. Bu durum da kendini dışarı açınca eleştiri
oklarının çevrildiği anda “beğenen beğeniyor! benim tarzım bu! daha iyisini
çekebiliyorsan sen çek!” gibi abes savunmalara yol açıyor. Bir kere fotoğrafçı
tarzını kendi belirlemez, yıllar içinde çektiği fotoğraflarda eğer izleyici bir
imza bulabiliyorsa(ki kastettiğim photoshop’ta yapılmış bir imza değil) o zaman
bir tarzı olduğundan bahsedilebilir.

Beğenmeyenin ise daha iyisini çekmeye ihtiyacı yoktur.
Fotoğraf eleştirmeninin fotoğrafçı olmasına da gerek yoktur. Hatta kitapları
ile fotoğrafçıların ufkunu açan Roland Barthes, Susan Sontag, John Berger gibi isimler belki iyi fotoğraf da
çekebilecek donanımda olmalarına rağmen sanat tarihine katkıları o yönde
olmamıştır.
Kendime gelecek olursam
fotoğraf eleştirmeyi haddim olarak görmüyorum. Ama kendimce fotoğraf okumayı da
severim. Zaten kötü fotoğrafın üzerinde durmadan geçerim, beni gerçekten
heyecanlandıran bir fotoğraf olur ise de altına kısaca beğendiğimi belirterek
çeken fotoğrafçının bunu bilmesini isterim sadece.
Özellikle yeni
başlayan biri gelip de fotoğrafını eleştirmemi isterse de daha fazla çek derim.
Ki mangal partisinde çektiği fotoğraflarını bana gösterip nasıl iyi bir fotoğrafçı olacağını anlatanlar, fikir isteyenler bile
oldu. Toplum olarak eleştiri kaldırabilen bir ruh sağlığına sahip değiliz
zaten. Bunun bilincinde olarak kimsenin fotoğrafçılığı hakkında konuşmak da
istemiyorum. Beğendiklerim zaten kendini
biliyor ;)